Leonardo Da Vinci, Jacobo Tintoretto.Aynı konuyu bu kadar değişik yorumlayıp, bu kadar güzel işler çıkarmak tabi ki de Sanat Tarihine ismini büyük harflerle yazdırmış 2 büyük sanatçının yapabileceği bir iş olabilirdi

 Tintoretto

   16. yüzyılda İtalya’nın en büyük Venedik ressamlarından biri olarak kabul edilen Tintoretto, 1518’de İtalya’nın Venedik kentinde doğdu. Asıl adı Jacopo Robusti’dir. Babası kumaş boyacısıydı. ‘Tintoretto’ adı da küçük kumaş boyacısı anlamına gelmektedir.Rönesans döneminin güçlü dramatik konularından yararlanan ve insan figürlerini abartılı oranlarda ve pozlarda betimleyen sanatsal bir tarz olan Maniyerizmin en büyük ustalarından biridir.Eserlerinde stili dramatik ve yenilikçiydi. Kiliselerde yer alan dini sahneler ve sivil binalarda yer alan mitolojik sahnelerin yanı sıra birçok Venedik seçkininin portresinide yapmıştı. Tintoretto’nun en tanınmış eserleri arasında 1594 tarihli “Son Akşam Yemeği”, “Susanna ve Yaşlılar”, “Scuola Grande di San Rocco ve Doge Sarayı” yer alıyor. Ama en önemli eseri olarak bilinen “Aziz Markus’un Tutsağı Kurtarması”. Kariyeri boyunca kendi stilini geliştirirken, Michelangelo’nun çizim stilini Titian’ın renk kullanımıyla birleştirmeye çalıştı.Çalışmalarının çoğu yağlı boyaydı ve kilise mihrakları, sivil binalar için büyük ölçekli tablolar yaptı. Venedik soyluları ve devlet adamlarının portreleri için de birçok komisyon aldı. Teatralliği için resimlerinde gevşek fırçalar, zengin parlak renkler kullandı. Onun figürleri genellikle hareket halinde ve kompozisyonları derin bir resimsel alan içinde karşıt kuvvetlerden yararlanırdı. Birçok figürün karmaşık sahnelerini planlamak için, küçük model aşamaları yaparak, düzenlemelerini çizerek ışık ve gölgenin etkilerini gözlemlemek için küçük bal mumu veya kil figürler hazırlardı.

 Leonardo di ser Piero da Vinci 
                                                                                                                                                        15 Nisan 1452'de Floransa'da doğdu. Avrupa'daki modern isimlendirme kurallarından önce adı Leonardo di ser Piero da Vinci'dir. Bu adın manası, Vinci'li üstad Piero'nun oğlu Leonardo'dur.
Da Vinci, ilk öğrenim yıllarında aritmetik ve geometride öğretmenlerinin sorduğu sorulara şaşırtıcı cevaplar verecek kadar iyiydi. Bu yeteneği ile küçük yaşlarda da dikkat çekiyordu. Çocukluk yıllarında yapmaktan en keyif aldığı iş resim çizmekti. Yalnızca resim çizmiyor, aynı anda lir de çalıyordu. Babası ondaki yetenekleri fark edince, onu Floransa'nın en önemli atölyelerinden birine çırak olarak verdi.
14 yaşına kadar Vinci'de yaşadı büyükanne ve büyükbabasının yanında yaşadı. İkisi de ard arda ölünce Floransa'ya gitti. O donemde evlilik dışı çocukların üniversiteye gitmesi yasaktı ve maalesef Leonardo da babasının evlilik dışı bir ilişki sonucu dünyaya gelmiş bir çocuktu. Bu yüzden üniversitede okuma imkanı bulamadı.
Dönemin ünlü heykeltıraşı Andrea del Verrocchio, Leonardo'nun resimlerinden etkilenip onu çırak olarak kabul etti. Burada yalnızca Verrocchio ile değil, Lorenzo di Credi ve Pietro Perugino gibi önemli sanatçılarla da çalışma fırsatı buldu. Leonardo lir çalmayı burada öğrenmişti.
Da Vinci, 1482 senesinde Floransa'yı terk etti. Dünyaca ünlü, dünya tarihinin en olağanüstü iş başvurusu olarak kabul edilen mektubunu bu dönemde Milano Dükü Sforza için yazdı. Bu olağanüstü mektup sonucunda 17 yıl boyunca Milano Dükü için çalıştı. Dük için yalnızca resim veya heykel yapmadı, aynı zamanda bina, makine ve silah tasarımları yaptı.
İlgi alanı oldukça geniş olan Da Vinci, bu yüzden başladığı işleri zamanında bitiremiyordu.

Bu eser ve 2 büyük usta hakkında konuşmadan önce ilk olarak bilmemiz gereken şey Rönesans ve Barok Dönem’dir. Sanatçılar arasındaki üslup farklılıklarının temeli yaşadıkları dönem ve örnek aldıkları sanatçılardır. Sanat Tarihi denince akla gelen birkaç kült eserden biri olan ‘İsa’nın Son Akşam Yemeği’ni 2 farklı sanatçının gözünden incelemek isterken aslında bu yazı bizi Rönesans ve Barok karşılaştırması yapmaya itecektir. Bu karşılaştırma ise bizim ‘Sanat Tarihinin Kavramları’nı keşfetmemizi sağlayacaktır.

Rönesans Sanatı 15-16.yüzyılda İtalya’da başlamıştır. Bu dönemde hümanizme verilen değerin artması en çok kendini belli başlı kurallar içine hapsetmek zorunda kalmış, bu zamana kadar kendini ifade edememiş ve eserlerinde kendi üslubuna yer verememiş ressamları, heykeltıraşları ve mimarları sevindirmiştir.

Bu nedendendir ki en özgün eserler bu dönemde ortaya çıkmıştır.

Sanatçılar Giorgio Vasari liderliğinde başladıkları bu yeni serüveni çok sevmiştir ve belki de bu yüzden Sanat Tarihi dendiğinde akla gelen ilk terimlerden biri ‘Rönesans’ olmuştur. Bu dönemdeki eserlerin genel özelliklerine baktığımızda sanatçıların kendi tabularını yıktıklarını görürüz. Gözle görülen dış dünyayı gerçekçi bir şekilde gözler önüne sermeye başlarlar. Bunun yanında sanatçılar gölge, ışık, perspektif, hacim vb. öğeleri kullanarak bir temel form oluştururlar. En önem verilen nokta ise bir resimdeki kompozisyonun dengeli ve uyumlu olmasıdır.

Rönesans hakkında küçük bir bilgiye sahip olduğumuza göre deli dolu olan ama bir o kadar da merak duygusu uyandıran Barok Dönem’e geçelim…

Barok Sanatı tam olarak tarihlendirilemese de 14-18.yüzyıllar arasında İtalya’da kendini göstermiş bir dönemdir.

Bu dönem resimlerine baktığımızda tercih edilen sahneler daha çok dinsel içeriklidir. Rönesans dönemiyle başlayan özgürlük akımını benimseyen ve çok seven sanatçılar Barok dönemde de kendi üsluplarını sürdürmeye devam ettirmiştir. Tabii birkaç küçük farklılıkla. Barok dönem sanatçıları artık neyin resmedildiğinden çok o eserin nasıl resmedildiğine önem vermeye başlamıştır. Rönesans döneminde kompozisyonun dengeli ve uyumlu olması gerekirken bu dönemde eserler canlı, hareketli ve karmaşık şekilde resmedilmiştir.

Rönesans ve Barok dönemlerini birbiriyle kıyaslarken ortaya belki de Sanat Tarihi’nin yapı taşı diyebileceğimiz, Heinrich Wölfflin’in ise muhteşem üslubuyla kaleme aldığı ‘Sanat Tarihinin Kavramları‘ ortaya çıkmıştır.

Bu 5 önemli kavramı kullanarak Son Akşam Yemeği tablosunu karşılaştırmak daha kolay olacaktır;

1)Çizgisel-Gölgesel,

2)Düzlem-Derinlik,

3)Kapalı-Açık,

4)Çokluk-Birlik,

5)Belirli-Belirsiz.

Bu resimde de Son Akşam Yemeği anlatılmasına rağmen sanki başka bir tabloymuşçasına farklı bir üslupla karşılaşıyoruz. Bu eser de 1592’de aslında Venedik Rönesansı ekolüne bağlı olan ama tamamıyla Barok tarzı bir eser ortaya çıkarmış olan Jacobo Tintoretto’ya aittir. Resim karamsar gibi gözükmesini sağlayan gölge-ışık oyunlarıyla insanı büyüler. Başka bir deyişle çizgi yerini gölgeye bırakarak oyundan çekilmiştir. Ustamız Çizgisellik-Gölgesellik kavramında çizgileri gölgeye çevirmiştir. Resimde bir çerçeve yoktur, adeta figürler çerçeveyi kırıp kendi başlarına hareket ederler. Bazı mekân ve figürler kesilmiştir, sanatçı yarattığı bütünü istediği şekilde kullanmıştır. Konu bütünlüğü kaygısı yoktur ve bu bütünlüğü anlatmak için uğraşmaz. Çokluk-Birlik kavramında çokluğu savunmuş ve figürlerin hepsine teker teker anlamlar yüklememiştir. Hızlı bir şekilde ortaya çıkardığı figürler ışık ve gölgeler arasında kaybolmuş, tek başlarına anlamsızlaşmıştır. Sanatçı resmi farklı bir algıyla ele alır, konuyu nasıl doğru ve kusursuz bir şekilde sunacağına değil konu dışındaki formları öne çıkarmaya çalışmıştır. Leonardo’nun resminde ne kadar dinginlik, sakinlik varsa Jacobo fırça darbeleriyle bize gölge-ışık oyunları sunmuş, sert ışık hareketleriyle resimdeki dinamizmi bize geçirmiştir. Farklılıklara rağmen iki sanatçımızda aynı şeyi yansıtmak istemiştir.

Zamanına damgasını vurmuş iki önemli sanatçı, her zamanın kült eserlerinden biri olan Son Akşam Yemeği…

Bu yazıyı yazmamda ki amacım biraz da olsa dönemleri tanıtmak, Da Vinci ve Tintoretti’yi ve onların savunduğu kavramları yakından incelemekti. Bunu da iki sanatçının da büyük bir ustalıkla yaptığı Son Akşam Yemeği tablosu üzerinden yapmak istedim. 2 farklı üslubu da incelediğimize göre belki bir gün Venedik’te ki San Giorgio Maggiore Bazilikasi’nı ziyaret ederek Jacobo’nun eserini, Milano’da ki Santa Maria dele Grazie Kilise’sini ziyaret ederek de Leonardo’nun mükemmel freskini görüp hangisinin daha güzel olduğuna karar verirsiniz.